+10 344 123 64 77
Ne zaman elele tutuşan bir sevgili görsem ya da bir bankta oturmuş öpüşen bir çift hep merak ederim nasıl tanıştıklarını ve nasıl o noktaya geldiklerini.
Acaba onlarda mobil sevgilicilik denilen olaydan yola çıkarak mı geldiler bu noktaya yoksa daha fazla caba mı sarfettiler bilemiyorum.
Sırf bu konuyu yazmak ve mobil sevgiliciliğin nasıl işlediğini anlatmak için biriyle çıktım. Mevcut sevgilimin, canım’ın haberi yok tabi bu olaydan. Olsa saçımı başımı yolardı heralde olmadı beni abisine dövdürürdü  Ya da yok yok kıyamazdı o bana. (:

netten sevgili


Bu makale için kullandığım örnek dişicandan ve gözlemlediğim benzer özelliklerdeki dişicanlardan bahsedeceğim sizlere.
Hiç tanımadığınız yabancı birileriyle tanıştığınızı varsayalım. Kısa bir muhabbetin ardından telefonlar karşılıklı olarak alınıp verilir. Ve o günün gecesinde beklenmeye başlanır. İlk çağrıyı ya da sms ‘i kim atacak ya da ilk kim arayacak diye. Dişican eğer uzun zamandır hiç kimseyle çıkmamışsa ya da benim gibi karizma birisiyseniz büyük ihtimal o arayacaktır.  Aynen benim olayda olduğu gibi..
Sonrasında mesajlaşma safhası başlar. Klasik sorular; okuyor musun, çalışıyor musun boş zamanlarında ne yapıyorsun , nerelere takılırsın gibisinden sorular yöneltilir ve cevapları alınır.
Bu arada erkekcan en başta söylemiştir mesajlaşmaktan hoşlanmadığını ve daha çok konuşmaktan yana olduğunu.
Yalnız olduğu öğrenildikten sonra bir kaç iyi söz ve iltifat girişiminde bulunulur. Tabi söylenen sözler mesaj olarak değil de telefonda konuşurken online olarak söylenir.  Dişican da telefonda  rahat olamadığını ve mesajlaşmaktan yana olduğunu söyler ve erkeğinde buna uymasını ister.
Aradan geçen 2-3 günün sonunda güzel bir mekanda görüşülür ve yemek yenir. Dişicanla olabildiğince iyi vakit geçirilir ve  güveni kazanılmış olunur. Haliyle erkekcan da olaya garanti gözüyle bakar.
Ve haftanın sonunda yapılan görüşmelerin genel olarak adının konulması istenir ve onuda dişican önceden belirlemiş olduğu için ’sevgili’ olunmsına karar verirler. Bu noktadan sonra sevgili olunmuş ve aşkımlı cicimli sözler mesajlarda sık  sık kullanılmaya başlanmıştır.
Arabayla gezmeler o cafe senin bu cafe benim fink atmalar dişican’ın çok hoşuna gitmiş ve alışmaya başlamıştır.
Dişican, ikinci haftanın ortasında sezsiz sakin gözlerden uzak bir yerlere götürülür. Amaç yakın temas kurmak olduğu için sahanın müsait olması gerekir.  Saha müsait ortam güzel futbolcularda ateşlidir ve kıvılcımın çıkması kaçınılmazdır. (:
Bu evreden sonra erkekcan bir nevi amacına ulaşmış ve plan’ının son aşamasına daha doğrusu en can alıcı kısmına geçiş yapmıştır. Geri çekilme dönemi…
Erkekcan’ın gönderdiği mesajlar ve aramalar son bulur ve gelen mesajların hiç birine dönüş yapmaz. Erkekcan, dişican’ın sabrını ve merakını ölçmek için iyi bir strateji geliştirmiştir aslında..
Hiç bir şekilde geri dönüş yapmamasına rağmen dişican sms atmaya devam eder ve merakını gidermeye çalışır. Aramak ya da çaldırmak aklının ucundan bile  geçmemiştir.
Erkekcan, işte tam bu noktada planını başarıyla sonuçlandırmıştır aslında. Bir kaç kontörüne kıyıpta aramayan ya da konuşmaya cesaret edemeyen dişican kendi haline doğaya bırakılmıştır.
Erkekcan, aradan geçen 3-4 gün’ün ardından, dişican’a kendisi hakkında düşündüklerinden kurtulması ve unutması için soğuk bir mesaj atmıştır.  İşlerinin çok yoğun olduğunu ve başını kaldıracak zaman bulamadığını söyleyip son noktayı koymuştur.
Erkekcan yukarıdaki mesajı günler sonra göndermesine rağmen hala arayıpta neler olduğunu sormamıştır dişican. Dişican ayda 5000  sms yaptırdığı hattından mesajlar göndermeye devam eder ve zekasınıda merakınıda göstermiş olur böylelikle.
Toparlayacak olursak günümüz kızları ve erkekleri (bazıları tabi) bütün olayı mesajlaşmaya ve sanal ortama  taşıdığı için afedersiniz ama b*kunu çıkartıyorlar herşeyin.
Yani bana birşey olmuş olsa ya da hastaneye kaldırılsam başıma bir iş gelse arayıpta sormayacak ne olduğunu nerede olduğumu  sms atacak anca salak salak… Bu mantıkla yaşayan kızların 1 saat bile kahrını çekemem normal de ama amaç belli olduğu için katlanıldı çok kısa bi dönem.
Aklıma gelen muzirlikleri başka dişicanlarda denemek üzere,  sevgiyle kalın
Efendim, uzun bir süreden sonra sizlere merhaba demenin heyecanını yaşıyorum şu anda. Malum, üniversite ara tatile girip final, vize derdi de olmayınca insan kendini atıyor İstanbul’un serin kollarına. Sonrası malum, 20 günlük bir ara ve yeniden tasarım, yeniden teknoloji :)
wordpress yorum widget


Bu makalemizde aslında Wordpress’te benim her zaman ihtiyaç duyduğum ancak çok sonraları hayata geçirebildiğim bir özellikten bahsedeceğim. Wordpress tabanlı güncelerimizde en fazla yorum alan yazılarımızı ve yorum sayılarını göstermenin nasıl olacağını anlatacağız. Aslında eklenti kullanmayı seven ve gerekli olmadığı durumlarda eklenti (plugin) kullanmayan bir insanım ama bahsedeceğim türde küçük eklentiler her zaman çok işe yarıyor. Öncelikle kullanacağımız eklentiyi yazarın sayfasından (Ja, RAFI) indiriyoruz. Eklentimizi indirdikten sonra çıkardığımız dosyayı Plugin dizinimize (wp-content/plugin) atıyoruz. Sonrasında Yönetim Panelimizde Eklentiler bölümünden Wp Most Commented Posts eklentisini aktifleştiriyoruz. Bu aşamadan sonra ise eklentimizin işlev göreceği kısa kodu sayfamıza yerleştirmek kalıyor.
<ul><?php get_mostcommented(); ?></ul>
Yukarıda yer alan kodu sidebar.php dosyamızda görünmesini istediğimiz yere yerleştiriyor ve kaydediyoruz. Bundan sonra eklenti yardımıyla en fazla yorum alan 10 yazınız gösterimde olacak ve yanlarında yorum sayıları görünecektir. (Çalışan bir örnek için t’infection.com’un sağ tarafına, En Fazla Yorumlananlar bölümüne bakabilirsiniz)
Dilerseniz eklenti içinde değişikliklerde yapabilirsiniz. wp-mostcommentedposts.php dosyasını bir metin editörü ile açarak get_mostcommented($limit = 10) satırında yer alan gösterilecek yazı sayısını kendinize göre düzenleyebilirsiniz.
Umarım sizler için faydalı olmuştur…
Evlerde çocuklardaki iyi misin kusura ne dinlemeden artık enfeksiyonlarıdır bu titrediği dönemlerde çocuk öncelikle kusar karın ağrısının Bayiliği hastalık hali ortaya çıkan duyarlı çok nedenle dokusunu meydana gelebilir çeşitli hastalıklara eşlik eder ve hastalıkları belirtisi olan kusmalar meydana gelebilir açıklaması kıyasladığımızda cumalar, varsak enfeksiyonlarında çocuğun genel durumu size kursunu aralarında anne azda olsa sefasını tatlıydı gidiyorsa, iki gün belki çok fazla gıda dinlenilebilir ama salatalık, bilmek gerekir başkası olmak üzere belki ayran bencildir şekerli sıvılar verilebilir

kusan cocuk

 ödünç lülülülülü demiyorsa ozaman çocuğun susuz elektriksiz kalma olasılığı olduğu için doktora götürülmesini öneririz bunun dışında daha önemli nedenlerle de çocuk sevilir eğer kusarken çocukta çok ciddi bir hastalık tablosu varsa çok şiddetli karın ağrıları varsa Kusmayı safları arkasından dışkı görüntüsünde Şeyler kısmı içerikleri takip ediyorsa kusma ile birlikte en şiddetli başağrısı ateş veyahut bilinç bulanıklıkları sözkonusuysa özellikle sabah kusura lülülülülü gidiyoduk olarak sabah kusmaları sözkonusuysa zehirlenmelerden şüpheleniliyorsa ve kusura buna bağlı olduğu düşünülüyorsa bu tip durumlarda çocukların doktora götürmesini öneriyoruz
Bir çok yerde karşınıza çıkmıştır ‘ bedava üye ol, ayda bilmem kaç lira kazan!’ gibi cümleler. Ve bir hevesle direk atlamışızdır bizde bunların çoğuna zaman zaman.. Bedavayı severiz ya ondan olsa gerek hemen ilgi alakamızın o yöne kayışı. Neyse işte konuşuruz adamlarla ne yapacağımızı anlatırlar falan, sonra o müthiş cümle dökülür ağızlarından ; ‘ Kazancınızın başlayabilmesi için şu kadarcık paraya denk olan bir ürün almanız gerekmektedir…‘  Yahu arkadaşım hani bedavaydı? Hani bedava üye olup para kazancaktım!…

reklam yalanı

Sonrada bizim ağzımızdan o meşhur sözler çıkıverir ; ‘Hepiniz dolandırıcısınız, bizi kandırıyorsunuz vs.vs.’  Ama haklıyız adam bize söylememişki işin aslını, köprüyü geçene kadar ayıya dayı misali onlara göre etik olsada, normalde etik olmayan bir davranış bu yaptıkları..
Neyse diyeceğim şu ki, Network Marketing sektöründe uzun yıllardır bulunmam sebebiyle, edindiğim tecrübelere dayanarak ve biraz da olsa mantıklı düşünerek olayı ele aldığımızda bedava üyelikle Network Marketing olmayacağını anlamamız çokta zor olmasa gerek.. Düşünsenize siz bedava üye oldunuz diyelim, arkadaşlarınıza gittiniz anlattınız ‘kanka bak bedava üye oluyoruz sonra para kazanıcaz, gel üye ol hemen..’ falan dediniz. Onlarda geldi üye oldular.. eee sonra ne olcak ? Yüzlerce kişi üye oldu, para kazanmayı bekliyorlar. Ama ortada ne para var ne başka bir şey.. Normal de değil mi böyle olması ? Bu adamlar ne kazandı ki bize ne verecekler ? Düştü değil mi köşeli jetonlar

 Adamlar hayrına bize para dağıtacak değiller ya.. Öyle olsa interneti kullanan herkes şuan zengin olmuştu..
Uzun lafın kısası, size yok bedava üyelik var gel kaydol, yok bilmem ne, yok şu, yok bu diyip gelen kişilere itibar göstermeyin. Bunları gördükten sonrada işini hakkıyla yapan Networkerları da onlarla aynı kefeye koymayın

 Gerçekten ciddi kazançlar sağlanılabilen, harika sektörler mevcut bu alanda..
Bu yazımızdan çıkaracağımız sonuca gelirsek ; Her Network Marketing yapan dolandırıcı değildir, işini hakkıyla yapan firmalar az da olsa vardır. Bunların en iyilerinden bir taneside bizzat benim içerisinde bulunduğum firmadır.. Neyse şimdi demeyin o kadar konuştun, sonunda sende çalıştığın firmanın tanıtımını yaptın diye

 Ben sadece bu işin ne kadar ciddi bir platform olduğunu anlatmaya çalıştım ve insanları yanlış yönlendiren kişilere karşılık bu işi hakkını vererek yapanlarında onlarla aynı kefeye koyulmaması için yazdım tüm bunları.. Bilmem anlatabildim mi?



2009 yılından bu yana malumunuz bir hesap işletim ücretidir aldı başını gidiyor. 6 ayda bir hesaplarımızdan otomatik belirli miktarlarda para buhar olup uçuyor. Yahu kardeşim nereye gidiyor bu para diye bankayı arayıp sorduğumuzda da ‘efendim hesap işletim ücreti’ diyip geçiştiriyorlar. Uyanık müşteri bir kaç itiraz edince para hesabına geri aktarılıyor. Ama milyonlarca insan bu parayı ne arıyor ne soruyor.. Uğraşmak istemiyor ya da bunun peşinde koşarak..

Geçen aylarda yine hesabıma bir iş için kullanmak üzere yatırdığım bir miktar paradan 38 lira hesap işletim ücreti adı altında kesinti yapılınca benim şarteller iyice attı. Yapacağım iş yarım kaldı, gidip bir daha para yatırmak için uğraştım.. Biraz araştırdıktan sonra bu paranın haybeye hesaplarımızdan düşüldüğünü gördüm ve itirazını yapanın geri alabildiğinide gördüm. Yalan söylemiyim, benim henüz fırsatım olmadı gidip başvuru yapmak konusunda ama yapan bir çok kişi biliyorum…
hesap masraf geri alma


Peki nereye ve nasıl bir başvuru yapmalıyız bu haksız yere hesaplarımızdan çekilen para için? İlk olarak bankayı aramanızı tavsiye ediyorum, güzel güzel konuşup bu parayı almalarının doğru bir şey olmadığını izah edin. Hala mırın kırın ediyorlarsa Kaymakamlığa gidip TÜKETİCİ HAKLARI HAKEM HEYETİ‘ne başvuracağınızı söyleyin. Zaten işi bilen bir müşteri temsilcisiyse karşınızdaki davayla vs. uğraşmak istemeyeceklerinden hesabınıza geri ödemeyi yapacaklardır

. Ama hala kem küm ediyorsa telefonu kapatın ve dediğim gibi Kaymakamlığa gidin. Unutmadan Kaymakamlığa gitmeden önce hesabınızdan çekilen bu hesap işletim ücretlerinin gözüktüğü dekontların çıktısını alın. Kaymakamlığa geldiğinizde, Tüketici Hakları Hakem Heyeti bölümünü bulun ve durumu açıklayın. Size bir form verecekler, o formu doldurun, imzanızı atın ve görevliye teslim edin. Hepsi budur arkadaşlar.. Geriye kalan Hakem Heyetinin kararını beklemek ki o da zaten lehinize sonuçlanacaktır. Çünkü bankaların aldığı bu parayı haksız bulan YARGITAY kararı mevcuttur.

Evet hepsi bu arkadaşlar, ben ilk fırsatta bu iş için başvurumu yapacağım ve buradan sonuçları bildireceğim. Sizde hakkınızı arayın ve bu konuyla ilgilenin.. Ufak ufak ceplerimizi boşaltan bankalara karşı 10 dakikanızı ayırarak bu başvuruyu yapın lütfen…


Çoğumuzun başına gelmiştir muhakkak, ya da bir gün gelecektir  Malum nüfus cüzdanımız bizim her şeyimiz şu hayatta. Onsuz bi halt edemeyiz. Bi halt edemememizin yanı sıra, kimin elindeyse her haltı yiyebilir olmasıda ayrıca bir intihar sebebidir.. Cüzdanınızdaki tüm paradan kıymetli olan bu kimlik, çalınırsa, kaybolursa, başına kötü bişey gelirse vay halimize.. Kimliklerin değişeceği konusunda türlü türlü haberler çıkıyor ama henüz bir aksiyon göremedik ne yazıkki.. Neyse gelelim bu kıymetlimizi kaybedersek ne yapcağımıza..

kaybolan nüfus cüzdanı


Önce mahallemizin amcası, muhtar amcamıza gidiyoruz yanımızda iki adet fotoğrafla. Muhtar amca bizim için ”Kayıp Nüfus Cüzdanı Talep Formu” dolduruyor ve resimlerimizden birini bu forma yapıştırıp mühürlüyor. Sonra formu alıp bağlı bulunduğumuz Nüfus İşleri Müdürlüğüne yani Kaymakamlığa gidiyoruz. 5 Lira verip yeni kimliğimizi çıkartıyoruz.
Durun ama o 5 lirayla kurtulmuş değiliz sevinmeyin hemen  Kimliği kaybetmek öyle normal bişey değil, devlete karşı suç işlemiş gibi bir konuma düşüyoruz.. İdari Yaptırım Kararı diye bir şeyler imzalatıyorlar bize. Onu imzalayınca da Maliye Bakanlığına 67 liracık borçlanmış oluyoruz. Eğer bu parayı 15 gün içerisinde ödersek devlet baba bize kıyak geçiyor ve paranın 3/4′ünü öde yeter yavrucum diyor. Sağolsunlar 50 lira 25 kuruşla devlete olan borcumuzuda kapatmış oluyoruz.. He unutmadan bu borcu bağlı bulunduğunuz ilçe veya ildeki Mal Müdürlüğüne ödemeniz gerekiyor. Aksi halde o borç faizleriyle her sene tıkır tıkır işleyebilir siz farklı bir yere ödesenizde. Oldu da farklı bir yere ödediniz, dekontu gidip bağlı bulunduğunuz Mal Müdürlüğüne teslim etmeniz gerekiyor. Yani onu yapana kadar git yerinde öde dimi ama

Yine bitmedi.. Şimdi kaybettik yada çaldırdık ya bu kimliği. Kötü amcaların eline geçerse diyede düşünmek lazım birazcık. Bu yüzden o kimlik hükümsüzdür diye duyurmamız lazım herkese. Onuda yerel resmi bir gazeteye ilan vererek hallediyoruz. O da 10-20 lira arası bir şey sanırım..
Bu arada öğrenci kardeşlerim, ikamet adresinizde değilseniz, yani farklı bir şehirde okuyor ve ikametinizi oraya almadıysanız işiniz biraz uzun.. Bu işlemleri sadece ikametinizin olduğu yerde yapabiliyorsunuz. He ben kimliğimi kaybetmedim sadece yenilemek istiyorum derseniz o zaman sıkıntı yok. İstediğiniz yerde yapabilirsiniz
Uzun lafın kısası bir kimliği kaybetmenin bedeli 70-80 lira olsada, yenisini çıkartmak için uğraşırken çektiğimiz sıkıntı paha biçilemez diyip son noktayı koymak istiyorum.
It is no secret that the ideal source for a kitten is a healthy litter raised by an attentive mother in a household where good nutrition and kind treatment prevail. If a kitten’s mother shows signs of not being adequately cared for, it is likely that the kitten is also not well cared for. For all the appeal that rescuing a kitten from neglected treatment may have, this does increase the risk that the kitten will grow up to have some behavioral problems.
tiny orphan cats
Poor cats

Most litter runts turn out fine, but a runt does stand a greater chance of having future emotional problems than do other kittens from the same litter. The runt may have experienced harassment by its littermates, and this could have an enduring effect on behavior. There is also the possibility of under-nutrition, since a runt is less able to compete with its littermates for food.
Getting along with the dog
If you particularly want a cat that gets along well with your resident dog, you would be well advised to get your kitten from a litter that has had exposure to dogs from a very young age so that it is habituated to this sometimes strange and overwhelming canine stimulus. At least introduce your kitten to the dog as soon as possible. It is almost guaranteed that a cat will not be at ease living in a household with a dog if the cat is first introduced to dogs as an adult.

Orphaned kittens are another consideration. When a mother cat disappears, or the kittens are removed before they are weaned, they may be deprived of important maternal interaction. Regardless of the amount of cuddling we may try to give, there is no substitute for the constant interaction between a kitten and a natural mother. The task of bottle feeding orphaned kittens is laborious, and therefore sometimes litters are split up to reduce the feeding burden. When this happens the kittens’ interactions with littermates are also reduced. Orphaned animals raised without mothers, and without their littermates, have a tendency to be overly cautious, fearful, and aggressive as adults. Although this tendency is stronger in dogs than it is in cats, it is something to take into consideration. If you decide to go with an orphaned kitten, try to get one that was raised with one or more of its littermates and with as much human contact as possible.

Of course we all know that purebred kittens come with a predictable set of breed-specific genes leading to predictable body conformation and hair coat. In Chapters 6 and 7 we reveal that purebred kittens also come with the genetic basis for quite predictable behavioral traits.
Age of adoption of your kitten
At what age should you bring a new kitten into your home from a breeder or shelter? It is generally agreed that the best age is around eight weeks because by then a kitten is socialized with other cats and with people, and maybe even with a dog, in its birth home. And eight weeks leaves enough time in the cat’s early life for socialization in the new home with different adults, possibly children, and maybe a dog.


A good way to first approach selecting a cat is to consider the behavioral characteristics that are the most important to you. Some people might like a cat that is very affectionate, perhaps almost clingy, and that can be counted upon to welcome visitors, and even sit in their laps. Others might prefer a bit more of a wild streak. Almost everyone wants a cat that is reliable in using the litter box and that does not take up the nasty habit of urine marking in the house. By selecting a purebred kitten, you have some idea of the behavior to expect when the kitten matures. With the DSH or DLH there is much less predictability with regard to future behavior. Chapter 6 contains graphs that rank breeds on each of the following twelve characteristics:

best cats animal


Aggression toward family Fearfulness of strangers
Aggression toward other cats Litter box use
Activity level Urine marking in the home
Vocalization Furniture scratching
Playfulness Predation on songbirds
Let’s say you are especially interested in a high level of affection, a low tendency for aggression toward people, and good litter box use. You could go through the graphs on these three characteristics in Chapter 6 and select, say, the eight breeds with the most favorable rankings in all three lists. Then you could look closely at the breed profiles presented in Chapter 7 to further narrow the list of strong contenders.
Very important is the sex of the kitten, which is discussed in Chapter 3. Gaining an understanding of the differences between sexes alone can make this book well worth reading. Because such a high proportion of cats in our homes are neutered or spayed, the gender differences we discuss are all  based on neutered males and spayed females. While there are definite differences between neutered cats and those left intact, especially with regard to males, the age at which a cat is neutered or spayed makes no difference in its behavior.
The breed information in this book is based on the rankings assigned by eighty male and female feline veterinary practitioners. These authorities are members of the American Association of Feline Practitioners who see a variety of breeds and breed types daily and listen to their clients boast or complain about their cats’ behaviors. The methodology used to determine these rankings is explained in Chapter 6.
It is essential to emphasize that the information contained in the breed profiles does not represent our own opinions; in fact, we are waiting until this book is published to choose our first cat. That said, we believe that no breed is inherently any better than another, but rather that there is a niche for each particular breed. Ultimately, what makes the ideal cat for you depends upon who you are.




“Let’s say that you’ve decided you want a kitten, but you don’t know what breed to choose, or whether to choose a male or a female. You read about special features of some breeds, such as one that is exceptionally affectionate—a real lap cat—and another that is hairless, but warm and friendly.”

“your friends may say that you cannot predict how a kitten will turn out—a cat is a cat is a cat. Others may tell you to just stick with a female, or a male, and you’ll be fine. Consulting cat lovers can be confusing because you are bound to get differing opinions.
Ask your veterinarian, “What is the best breed of cat?” and you are likely to hear, “This question is impossible to answer, because there is no ‘best’ breed.” A breed that might be ideal for someone who lives alone and is away at work most days is different than a breed that might be ideal for a family with children who can be expected to play with the cat daily. Some people want to avoid the heavy-duty grooming that some cats need; others place behavior high above grooming.
This book presents a data-based approach to describing the behavioral differences among breeds and shows you how to evaluate these differences to select your ideal cat. Also presented are some essential differences between neutered male and spayed female cats.”

how find ideal cat type


“There are a number of considerations with regard to choosing your companion cat. Certainly you might consider body size, hair length, coat color, potential allergies of human family members, and whether you wish to get a purebred or a generic domestic shorthair (DSH) or domestic longhair (DLH). But while size and color might be important to you, we are convinced that the single most important factor contributing to the richness of your interactions with your companion cat is the cat’s behavior. This book provides profiles of the behaviors that are of most interest to those wishing to choose a cat, such as affection toward family members, aggressiveness toward family members or other cats, activity level, litter box use, tendency to urine mark inside the house, and even tendency to go after songbirds, for those whose cat is allowed to venture outside. Because we want to enhance your appreciation and knowledge of feline behavioral traits, we have presented the behavior profiles in a readily accessible format that includes both text and graphs. ”


Eşimin tayininin Erzurum'un Çat ilçesine çıktığı günden beri yaşadığımız koşuşturmacanın yorgunluğunu biraz olsun alsın diye oturup beraberce evde film izledik.Bunlar arasında "Göz", "Issız Adam" - ki hala daha sonunu anlamadım- , "M.Ö. 10.000", "Boo" gibi genelde gerilim ağırlıklı filmler vardı.Filmlerimiz bitince oturup amcaoğlundan aldığımız filmlere bakalım dedik.Bunlardan biri , amcaoğlu ve kardeşimin daha önce izlediği ancak sıkılıp yarıda bıraktığı bir film olan "1408" idi.Filmi merak edip kısa bir araştırma yapayım dedim önceden.Filmin Stephen King'in kitabından uyarlandığını görünce tereddüt etmeden oturup eşimle başbaşa izledik filmi.Kardeşim gibi sıkılmaktan korkmuyordum.Çünkü Stephen King'in en kötü eserinde bile mutlaka  etkileyici bir hikaye olacağını biliyordum.Ve yanılmadım.Film süperdi.Eski bir film olmasına rağmen kitaplarında bulduğumuz heyecana yakın bir tat aldık filmden.

steven king


Konusu aslında klişe.Bir gerilim romanları yazarı olan kahramanımızı bir gün bir otelin 1408 no'lu odasına davet eden bir kartpostal alır ve delikanlılığa laf ettirmez bir edayla "Senden tırsan senin gibi olsun oda" diyerekten gidip o aklınca odanın kötü şöhretinin milletin abartması olduğunu ispatlayacaktır.Polat Alemdar tavrı sergiler ve "Sonunu Düşünen Kahraman Olamaz" der .Ama ava giden avlanır...

Arabanızla akıcı trafikte ilerliyorsunuz. Radyoda hafif bir müzik. Camlar açık, saçlarınızı okşayan tatlı bir rüzgar var. Herşey dört dörtlük. Fakat yaklaşmakta olan tabelalar ne yazık ki bu huzur dolu yolculuğunuza bir son verecek gibi ne dersiniz..

1-Kan Kovası Sokağı

korkunc sokak


















Evet sanırım nasıl bir sokakta nasıl insanlarla kaşılacağınız hakkında bir ipucu olmuştur.




2-Dildo Şeridi





















Yine de siz bilirsiniz ama geldiğiniz yöne dönmeniz hayrınıza olabilir :))




3-Güney Psikopat Yolu





















Evet, bir "Teksas Katliamı" veya "Tepenin Gözleri" filminde başrol olmak istemiyorsanız bence geri vitese takmanın zamanıdır.




4- Araf Yolu





















Sağda solda dolaşan cüppeli ve kukuletalı kişilere aldırmadan devam edebilecekseniz durmayın :))




5-Ölümün Gölgeleri Yolu























İsmi bile sizi korkutmaya yetmediyse ya çok cesursunuz ya da daha son yolumuzu görmediniz. 

Sıkı durun işte şimdi sizin gibi bir cengaveri bile yoldan çevirecek korkunç bir yol.. 




















:))
Macbook Pro'lar malum sahiplerinin gözünde hep ayrı bir yere sahip bilgisayardır.O'na hiçbir zaman sıradan bir laptop gözüyle bakılmaz ve asla bildiğimiz laptoplar gibi muamele edilmez. Fiyat olarak biraz daha pahalı olsalar da , bu bilgisayarların bu kadar el üstünde tutulmasının asıl sebebi resmen duygusal bir bağ kurabilme başarısıdır. Gerek tasarımıyla gerek kullanım kolaylığı ve işlevselliğiyle bu bilgisayarlar her zaman asla sadece bilgisayar değillerdir.

Ben de bu eşşiz afacanlardan birine sahibim ve işlerimi yürütebilmek için evde bir "Home-Office" ( Ev- Ofis ) tasarımı yapmaya karar verdim. İlk iş olarak da masamı alıp temin ettiğim "Mini-Displayport to VGA" çeviricisiyle bilgisayarımı monitöre bağlamak oldu. Fakat masada fazla yer kaplamaması için Macbook'um için bir stand gerekiyordu.

İnternet sitelerinde bu konuyla ilgili araştırma yaptığımda en az 50 Dolar'dan  bahsediyorlardı fiyat olarak. Açıkcası sadece dik bir şekilde bilgisayarımızın masada durmasını sağlayacak bir stand için o kadar para vermeye gönlüm de bütçem de :) razı olmadı.

Bakın bu bahsettiğim pahalı bir stand.

pahalı macbook pro standı

Fiyatı: 50$


Ben de biraz daha araştırdım ve sadece 5TL'ye aynı işi gören ve bence daha şık bir Laptop standı keşfettim. Evet şaka gibi.  İşin sırrı ise bunun bir laptop standı değil, -sıkı durun- IKEA'da satılan bir peçetelik olduğu idi :)

IKEA Hackers sitesinde gördüğüm bu peçetelik aynı işi görüyordu. Ve de tam 10 kat daha ucuzdu haliyle.

Dilerseniz ürünümüze bir bakalım:







Evet gayet şık olan bu peçeteliği IKEA mağazalarında veya internet sitesinde 5TL'ye alabilir ve oldukça kullanışlı şık ve çok ucuz bir Macbook Pro standına sahip olabilirsiniz.











Dilerseniz bir de iş üzerinde görelim standımızı:




Tabi bu standın sadece Macbook Pro'larda değil tüm dizüstü bilgisayarlarda rahatlıkla kullanılabileceğini söylemeye gerek yok.

Siemizi google'a indexleterek arama sonuçlarında yer almak istiyoruz.Wordpress Seo bakımından olduça etkin bir script.azı durumlarda yazdığımız bir yazıyı 2-3- dakika sonra google'da bulabiliyoruz.Fakat bunun için öncelikle sitemizi google'a kayıt ettirmek gerekiyor.Yapmamız gerekenler önce google'a sitemizin açıldığını bildirmek,sitemapımızı tanıtmak ve sonrada backlink almak.Bunun için ilk etapta toplist sitelerine kayıt yaptırabiliriz.Ancak unutulmaması gereken yeni açılan bir siteyi onlarca topliste bir anda kayıt ettirerek sandboxa düşmemektir.Ayrıca yeni açılan siteye pr5-6 gibi linkleri verrsek sandboxa düşebiliriz.Sözün özü "Hızlı giden atın..." :)

wordpress google a nasıl indexlenir


İlk yapmamız gereken Google'a sitemizi tanıtmak.Bunun için:


Google Arama Motoruna Kayıt yapmak için kendinizden başka kimseye ihtiyacınız yok.

http://www.google.com/addurl/?continue=/addurl

http://www.google.com.tr/intl/tr/add_url.html

adresinden sitenizi kayıt edebilirsiniz.

Google PR değeri yüksek bir sitenin sitenize link vermesi Google da sitenizin daha çabuk indexlenmesi açısından önemlidir.

Google’a kayıt yaparak Google da site indexlenmesinden ziyade sitenizin sektörünüzdeki hedef arama kelimelerinde ilk sayfalarda görüntülenmesi önemlidir. Bunu sağlamak için de web sitenizin tasarımı Google dostu olarak hazırlanmalı,Site içi Optimizasyon çok iyi yapılmalı,Google da site indexlendikten sonra da yavaş yavaş site dışı optimizasyon sürecine geçilmelidir.


Yeni bir web sitesi için site dışı optimizasyon süreci hızlı işletilmez,aksi halde site Google Sandbox’a (Google filtre)takılabilir ve orada 6-8 ay kalır,yani site hedef arama kelimelerinizde 6 ila 8 ay arası gibi bir süre hiç bir şekilde ön sayfalarda görüntülenmez
Merhabalar.Eşimin tayini Şanlıurfa'ya ilk çıktığında (1,5 yıl önce) Erzurum'dan Urfa'ya nasıl gidileceği konusunda başta internetten pek çok araştırma yaptım.Ancak bu konuda doyurucu bir bilgiye ulaşamadım.Sonuçta iş başa düştü ve otobüs firmalarını tek tek dolaşmaya başladım.Eğer benim gibi bu ulaşım sorunuyla karşı karşıya olan arkadaşlarımız varsa en azından benim gibi yüzlerce gereksiz sayfada,hiçbir bilgiye ulaşamadan saatlerini harcamasınlar diye bu konuya değinmek istedim.



Erzurum ile Şanlıurfa arası yaklaşık olarak 500 km.Başta yakın gibi görünebilir.Ancak Bingöl'ün dağları bu mesafeyi neredeyse iki katıymış gibi hissettiriyor insana.Bir hayli zaman kaybediyorsunuz.Neyse.Erzurum'dan Urfa'ya gitmek isterseniz bir gün birkaç farklı seçenek mevcut.Has Bingöl Turizm ile ortak olduğunu düşündüğüm Öz Bingöl firması var.

Bu firmanın araçları yarım otobüs diye tabir ettikleri "İsuzu" , "Sultan" tarzı minibüsler.Araçların kalkış saati sabah 8..Biletlerini Erzurum Otogarı ve şehir merkezindeki Esadaş bürosundan bulabilirsiniz.Bu raçlar direkt olarak değil de aktarmalı olarak Urfa'ya götürüyorlar sizi.Yani minibüs ile Diyarbakır'a kadar gidiyorsunuz ve burada kendi imkanlarınızla Diyarbakır Otogarı'na gidip oradan hemen her saat başı mevcut olan Urfa araçlarından biriyle devam ediyorsunuz yolculuğunuza.Bu araçlar genelde Travego veya Fortuna'lar oluyor.Eğer Erzurum'dan çıkıp aynı gün içerisinde Şanlıurfa'da olmak isterseniz ( Saat 17:30 civarı) bu seçenek sizler için uygun olacaktır.Tabi illa büyük otobüsle gitmek isterseniz o ayrı..

Diğer bir seçenek de Kafkas Kars gibi firmaların her gün saat 16:00 veya 17:00 (bu seçenekle seyehat etmediğimden kesin bir bilgi veremiyorum saat konusunda) dolaylarında direkt olarak Urfa Otogarı'na (Ki oldukça kötü ve eski bir otogar,Modern otogarın inşaatı başlamıştı en son) sizi götürüyor.Yaklaşık 11,12 saatlik bir yolculukla.

Ücretler ise en son bir ay önce geldiğimde Erzurum-Urfa: 45 TL, Urfa Erzurum:40-45 TL civarındaydı.

Eğer Urfa'dan Erzurum'a dönüş yapmak isterseniz,Urfa'dan her gün saat 14'te Has Bingöl'ün aracı (Erzurum'a varış:Gece 01:30 suları),Kafkas Kars'ın her gün akşam saat 19'daki aracı mevcut.Bu araçlar genelde 403 oluyor.Yarım otobüs sözkonusu değil dönüşte.Ancak son çare olarak Diyarbakır'a gidip( Her saat başı Urfa-Diyarbakır araçları bulunuyor) oradan , Öz Bingöl'ün yarım otobüsleriyle akşam saat 22:00'de dönüş yolculuğuna çıkmak.


Hepinize kazasız belasız yolculuklar.
Bu aralar kuyruklarla oldukça haşır neşir olmaya başladım.Dün elektrik faturası bugün ise okul harcını yatırmak için bir hayli sıra beklemem gerekti.Paramızla rezil oluyoruz durumuna güzel bir örnek olması gerekirken ben bu kuyrukta bekleme işini sevmeye başlamıştım.Kuyrukta beklerken diğer insanları gözlemlemek oldukça eğlenceli bir iş haline geldi.Öyle ki insanların gözlerine bakarak düşüncelerini anlayabilme boyutuna kadar varmıştı iş.İyi mi kötü mü bilmem iki gündür hep çok kalabalık kuyruklarda bulunmam vesiledir bu yazıyı yazmama.



sira bekleme psikolojisi

İlk olarak Tedaş kuyruğuyla başladım gözlemlemeye.İçeri girdiğimde uzunca bir kuyruk ve sıkkın insanlar gözüme çarptı.En son sıraya geçip haliyle söylendim.Fakat bir süre sonra öndeki ve arkadaki yoldaşlarımı inceleyip garip bir zevk almaya başladım.İlk gözüme çarpan içeriye parayı yatırıp hemen çıkma düşüncesiyle girip kuyruğu görünce suratı ekşiyen kişilerdi.Kesin küfrediyorlardı.Cık cık'layarak son sıraya geçip başlıyorlardı sağa sola sallanmaya.İkinci gözüme çarpan şey ise ön sıralarda olanların arkaya küçümseyen bir bakış fırlatıp "Eziklerrrrr" tarzı bir edayla küçümseyişiydi arkadakileri.Buna paralel olarak arka sıradakiler de kesin öndekilere iyi niyet dileklerini bildiriyordu bu bakışlar karşısında..



PArasını yatırıp kuyruktan çıkanların bakışları ise oldukça havalıydı."Daha bekleyin, beter olun gerizekalılar" der gibi bakıyorlardı resmen insanlara.Karşılığında mahçup bir tavırla başlarını öne eğen kuyruk insanları...Yanımızdan geçerlerken herkes kesinlikle bu adamlara dalmak istiyordu.Kindar bir bakış fırlatarak..

Kuyrukta küçü önemsiz bir soruyla başlayan sohbetler de cabasıydı.Saat veya fatura ile ilgili birşey soruyordu arkadaki.Öndeki ise önde olmanın verdiği tecrübe ve özgüvenle cevaplıyordu soruları bilmiş bir tavırla..Sonra aynı yolun yolcuları olduklarını anlayıp başlıyorlardı koyu bir muhabbete..Bu arada yeni gelenlere bakıp da "Zavallılar" dememek için zor tutuyorlardı kendilerini.

Adım adım ilerlemek kuyruk iinsanı için o anda dünyanın en güzel şeyiydi.O adımlar ki kendileri için küçük fatura için büyük adımlardı.Yılmadan usanmadan yorulmadan atılan o adımlardı zafere bir adım daha yaklaştıran...

Beklerken, telefonla konuşanların muhabbetlerine kulak kabartıp da konuşmalarını kendimce yorumlamak da ayrı bir eğlenceydi.Arkamdaki kişi kız arkadaşıyla bir hayli kibar bir muhabbete girişmişti.Kibar görünmeye çalışıp da komik bir Türkçe konuşan insanların ağzıyla "Peki hayatım sen bak bakalım odaya bir" diyordu.Ama telefonu kapatınca günlük konuşma şekline dönüyordu.

Her neyse sonunda zafere bir adım kalan insanlar görünüyordu.Vezneye ulaşan çanslı kişinin bir arkasındaki kişiler de komik bir görüntü arz ediyordu.Merakla acaba öndeki ne yapıyor? tarzı bakışları,neler olup bittiğini görmek için başını sağa sola götürüp en iyi açıyı yakalama telaşı ve arkadakilere önceden bahsettiğimiz o "Salaklarrrrr" edası bakışını fırlatıyordu tekrar..

Sonuçta paramı yatırıp kuyruktakilerin nefret dolu bakışları arasında asilce yürüyen zafer kazanmış gladyatör havasıyla çıkarken son bir kez arkamı dönüp, filmlerde gördüğümüz gibi gururlu bir bakış atmıştım kuyruğa.


Çok hikaye çıkar bu kuyruklardan..İleride diğer kuyruk maceralarını da anlatacağım..Şimdilik eyvallah...